Arayüz uygulamaları üzerinde sık sık animasyonlu geçişleri görmüşsünüzdür. Son zamanlarda trend haline gelen bu harika yapı, zaman geçtikçe gelişiyor ve kullanıcılardan olumlu dönüşler alıyor.
Animasyonlu geçişin önemi, devamlılık ilkesini tam anlamıyla yapmasıdır. Yani bir eposta uygulaması içerisinde yeni ileti oluşturacağımız zaman “Yeni” butonuna bastığımızda buton etkileşimli biçimde olduğu yerden büyüyerek ve tam ekran haline gelerek yeni eposta oluşturma alanına geçiş yapıyor. Burada bir devamlılık söz konusu. Ardından geri ya da iptal butonuna bastığımız zaman ekran küçülerek eski buton haline dönüşüyor. Harika değil mi?
Bu animasyonlu devamlılık olayına her programda sık sık rastlıyoruz. Özellikle Google’nin material tasarım ilkelerinin ilk kuralları arasında yer alıyor.
Tabi ki sadece buton olayı değil, sayfa geçişlerinde, yeni metinler, mesajlar, resimler, efektler vs. oluşturduğumuz da ya da uygulamaya girerken ve çıkarken karşımıza çıkan kullanıcı deneyimini iyileştiren ve kullanım kolaylığı sağlayan bir yapıdan bahsediyoruz.
Kullanıcı uygulamayı kullanırken nereye girdiğini, girdiği yerde ne yapması gerektiğini sezgisel olarak bilmek istiyor. Karışık içeriğe ulaşmış ya da ne yapması gerektiğini bilmediği bir ekran içerisinde kullanıcı vakit kaybetmek istemez. Nereye gittiğini ve gittiği yerde ne yapacağını bilerek hareket etmesi kullanıcı için çok sağlıklı bir deneyim olacaktır.